Düşük yapan annenin acısı EMDR terapi ile iyileşir mi?

  • Ana Sayfa
  • EMDR
  • Düşük yapan annenin acısı EMDR terapi ile iyileşir mi?

Gebelik Kaybında Neler Yaşanır?

Düşük Sonrası Kadın Psikolojisi Nasıldır?

Düşüğün Kadın Ruhsallığındaki Etkileri Nelerdir?

Psikoterapi Düşük Yapan Kadına Yardım Edebilir Mi?

Düşükten Sonra Gelen Depresyon?

Gebelik Kaybı Sonrası Kadına Nasıl Destek Olunmalı?

Tekrarlayan Düşükler Kadını Nasıl Etkiler?

Düşük, zorunlu kürtaj sonrası yas tutulur mu?

Yukarıdaki sorulara cevap vermeye çalışacağız.

Düşük nedir? Gebeliğin 20.haftasına varmadan bebeğin rahimde ölmesi ya da ayrılması, kanama olması durumudur. Genellikle bebek 500 grama ulaşamamıştır.

Genel olarak gebelikler % 15-%40 arasında düşükle sonlanmaktadır. İlk düşüğün ardından %25, ikincinin ardından %30, üçüncü düşükten sonra ise % 40 ‘a olasılığa kadar çıkabilmektedir.

Düşüklerin sebebi yüksek oranda bebeğe aittir. Genetik, gelişimsel anomaliler çok yaygındır.

İlk gebeliğe bağlı düşükler genellikle doğal seleksiyon olarak kabul edilir. Ancak kadın ruhsallığında durum aynı değildir. Kadının kendi çocukluğundan bu yana getirdiği hayallerdeki bebeğin kaybı büyük bir kayıp olarak yaşanır. Kendine, bedenine olan inançları sarsılabilmektedir. Bebek dünyaya fiziken gelememiş olsa da kadının dünyasında bir yere sahiptir. Yani kadın ruhsallığında o bebek artık var olmuştur. Dolayısıyla gebelik düşük ile sonuçlandığında kadının iç dünyasında da bir boşluk, bir oyuk oluşacaktır. Var olmuş her şeyin yokluğunun hissedilmesi doğaldır. Ve yası tutulmalıdır. Yokluğunun kabul edilerek vedalaşılması gerekir.

DÜŞÜK SONRASI KADIN PSİKOLOJİSİ NASILDIR?

Düşük olayının yaşanmaya başlandığı ilk andan itibaren kaygı ön plandadır.  Düşük belirtileri ve yaşananlarla kadının zihni çok meşgul olabilir.

Düşüklerden sonra kürtaj ile rahimdeki kalıntılar temizlenir. Bu süreçlerde ağrı, sancı yoğun olabilir. Bazen anestezi verilmeden işlemler yapılır. Ne olacağının bilinmemesi, çaresizlik, tehlikede olma, ölüm korkusu, güvende hissetmeme, tehlikede olma inançlarını ortaya çıkarabilir. Özellikle ilk düşüklerde kaygı, korku, endişe, kötü bir şey olacak hissiyatı yoğun olabilir. Kadına olması muhtemel şeyler hakkında yeterince bilgi verilmediğinde sorunlar yoğunlaşmaktadır.

Düşükten sonraki süreçte kadının bedeninde fizyolojik, hormonal değişimler yaşanmaya devam eder. Fiziki ve hormonal düzeydeki kaos esas olarak duygu ve düşünce boyutunda da ortaya çıkar.

Pek çok duygu aynı anda kadının benliğini sarsabilir. Bir yanda hayatta kalmış ve yaşananlardan kurtulmuş olmanın rahatlaması vardır. Diğer yanda” ya bundan sonra hamile kalamazsam? Ya bundan sonra da düşük yaparsam? Ya bir daha hiç bebeğim olmazsa? Ya tekrar tekrar düşük yaparsam?” türünde olumsuzluk yaratan düşünceler hücum edebilir.

Düşük ve zorunlu kürtaja dair imgeler, görüntüler sık sık hatırlanabilir. Narkoz alındı ise uyanma ve ne olduğunu anlama anı akla gelebilir. Bebeğe dair bir mezarın olmaması de çaresizlik hislerini pekiştirir.

Kadının kendi bedenine olan inançları etkilenebilir. Rahminin bebeği taşıyamadığı, tutamadığı, besleyemediği türünde negatif inançlar gelişebilir. “ bebeği taşıyamadım, besleyemedim, onu karnımda tutamadım, öyleyse ben beceriksiz, yetersiz, başarısız biriyim…” türündeki düşüncelerle yaşanan olumsuzlukların faturasını kadın kendine kesebilir.

Bazen de gebelikte yapılmamasını düşündüğü bir davranışı, işi yaptığı için bebeği kaybettiğine inanabilir. “Eğer yürüyüşe çıkmasaydım, eğer çamaşır sermeye çıkmasaydım,  gece uyusaydım, çalışmasaydım, eğer kabız olup ıkınmasaydım düşük olamayacaktı gibi …” Öz suçlamalar çok yaygın olarak görülmektedir.

Öz suçlamaların varlığında kendini cezalandırma eğilimleri de olabilir. Yemek yemek istememe, uyku sorunları, kendine yönelik kızgınlık, kendini beğenmeme, kendinden hoşnut olmama olabilmektedir. Öz bakımda yetersizlikler yaşanabilir. “Değersiz, başarısızlık gibi negatif etkiye sahip inançlar iyi, pozitif şeyleri hak etmediği inancını da yaratmaktadır.

Tüp bebek, aşılama gibi yöntemlerle hamile kalınması durumunda stres daha da artmaktadır. Tükenmişlik, çökkünlük, umutsuzluğa kapılma daha yoğun yaşanabilmektedir.

Düşük sonrası yaşananlar depresyon benzeri belirtileri yaratabilir.

  • Dikkati toplama, sürdürme sorunları,
  • Hafıza sorunları, unutkanlık, dalgınlık, anımsayamama,
  • Uyku sorunları,
  • Kederli ruh hali, suçluluk duyguları, ağlamaklı olma,
  • Kaygı, endişe, huzursuzluk, sinirlilik, çok çabuk öfkelenme,
  • Hayattan zevk alamama, mutsuzluk,
  • Sosyal ilişkilerden kaçınma, içe çekilme isteğinde artış, yalnız kalmak isteme,
  • Cinsel yakınlıktan kaçınma,
  • Yeniden hamile kaldığı durumda aynı şeylerin tekrarlanacağına dair beklenti endişesi, korku,
  • Hamile kalmaya dair korku ile beraber kaçınma eğilimleri,
  • Bebeği olan kadınlara öfke, bebekli yakınlarından rahatsız olma, uzaklaşma istekleri,
  • Hareketlilikte azalma, yavaşlama görülebilir.

Eğer yukarıda sıralanan belirtiler olayı takip eden ayın sonunda da azalmıyorsa, mutlaka bir yardım alınması önerilir.

Eğer düşük yapan kadının geçmişinde çokça çocukluk travması, kayıp hikayesi var ise daha erken bir dönemde yardım alınması tavsiye edilir. Geçmişteki kayıplar ve travmalar kadının olaydan çok fazla etkilenmesine sebep olabilir.

TEKRARLAYAN DÜŞÜKLERDE KADININ PSİKOLOJİSİ NASIL ETKİLENİR?

Tekrarlayan düşükler kendini gerçekleştiren kehanete dönüşebilir.

Kadının kendine ait algıları daha derinden sarsılabilir. Umutsuzluk, inançsızlık çok ağırlaşabilir.

Kendine olan özsaygısı azalır. Öz sevgi kaybolabilir.

Haksızlık düşüncesi ile ajite ruh haline girebilir. Öfke, kızgınlık, suçluluk duyguları baş edilemez hale gelebilir.

Karamsarlık, iyiye olan inancın kaybedilmesi çok sık rastlanan durumlardır.

“yetersizlik, çaresizlik, başarısızlık, değersizlik, işe yaramama, güçsüzlük hisleri çok belirgin görülebilir”

“ o kadar güçsüzüm ki bebeklerimi tutamıyorum, herkesin yaptığını yapamıyorum, hiçbir işe yaramayan aptalın tekiyim…”

Tekrarlayan düşükler evlilik doyumunu da olumsuz etkilemektedir. Cinsel işlev bozuklukları, fibromiyalji, sindirim sistemi sorunları sıklıkla yaşanmaktadır.

Oto immün hastalıklar, kadın hastalıkları gibi bedensel sorunlarda artış gözlenmektedir.

Strese bağlı olarak deprersyon, kaygı ve takıntılı bozukluklar artmaktadır

PSİKOTERAPİ İLE DÜŞÜK YAPAN KADINA YARDIM EDİLEBİLİR Mİ?

Kesinlikle yardım edilebilir. Düşük önemli bir yaşam olayıdır. Genellikle kadınlar kendilerini yalnız hissettiklerini belirtmekteler. Hayatta bir çocuğu yoksa kadının, yaşananların acı vericiliği kat be kat artmaktadır. Erkekler genellikle olaya sadece “mantık “ açısından bakmaktadırlar. Kadına duygusal düzlemde eşlik edememektedirler.

Olanakların elverdiği ölçüde hangi terapi ve danışmanlık desteği olursa olsun, alınmalıdır.

Kadının empatik biçimde dinlenmesi bile, başına gelenleri anlamlandırmasına yardım eder. Yaşananlar bir hikayeye dönüşürse geride bırakılabilir. Kadının bedeninde yaşananlar kadar iç dünyasında yaşadıkları da değer kazanır. Kaotik duygular ve düşünceler yeniden düzenlenir. Eğer karı koca sisteminde sorunlar ortaya çıktıysa, eşler birbirlerinden uzaklaştıysa, çatışmalar arttı ise Çift Terapisi, Aile Danışmanlığı da çok işe yarar.

EMDR TERAPİSİ DÜŞÜK YAPAN KADINLARDA İŞE YARAR MI?

EMDR Terapisi düşük, zorunlu kürtaj yaşayan kadınlarda en etkili, en hızlı, derinlemesine şifa veren bir terapi yaklaşımıdır. Diğer terapilerin pek çoğu yukarıdan aşağıya yani düşünceden, duygudan olaya yaklaşır. Yaşananların hafıza kaydında hem beden, hem duyu, hem düşünce hem de duygusal bileşenleri vardır. Etkili bir terapi, söz konusu bu dört bileşeni de kapsar ise iyileştirir.

EMDR terapisinde yukarıdan aşağı yani zihinden bedene doğru bir akışa ilaveten bedenden yukarıya yani zihne doğru bir işleyiş hakimdir. Yaşananların her boyutta kapsanması ve dönüştürülmesi söz konusudur.

Zaten düşük, zorunlu kürtaj gibi durumlar hem bedensel hem zihinsel, hem de duygusal sorunları beraberinde getirecek sorunlardır. İlaveten çiftler arasında ve cinsel sorunlarda yaratır.

Danışanın yaşadığı son olay, yakın tarihli olaydan başlanır.

Geçmiş olaylar zincirine bakılır. Geçmiş olayların ne olduğu, var olan durumda tetiklenme ile 0-10 arası bir ölçekte ne kadar rahatsız ettiği not edilir.

Durumun aciliyetine göre ne yapılacağına karar verilir.

Arka arkaya travmatik düşük/zorunlu kürtaj deneyimi olan bir kadın için başlangıçta uzun 75 / 90 dk. lık seanslar tercih edilebilir. En kötü olay, en kötü imge hedef alınabilir. Danışanın hızlı bir şekilde stabilize olması amaçlanır. Duruma göre eğer yeni yaşanmış bir olay ise R-TEP, eskiye dair olaylar ise standart 8 aşamalı protokol ile çalışılır. EMDR Terapisti duruma göre sürece farklı teknik ve müdahaleleri ekler.

Kadının zihnini meşgul eden en rahatsız edici imgeler, sarsıcı duygusal ve tehlike içeren deneyimler çift yönlü Göz Hareketi (BLS) ya da diğer fiziki çift yönlü uyaranlarla duyarsızlaştırılır.

Yaşananların bedensel duyumları nötrleştirilir. Beden tarama ile kontroller yapılır.

Kadının kendine yönelik negatif algıları, öz suçlamaları, yetersizlik, çaresizlik, beceriksizlik türündeki inançları üzerinde çalışılır. İşleme devam ettikçe pozitif duygu, düşünce ve beden duyumları ile bağlantılar kurulur. Bilişsel hatalar düzelir. Kişi olaya daha nesnel ve geniş bir pencereden bakmaya başlar. EMDR Terapisi ile yaşananlar silinmez. Unutulmaz. Ancak yaşanan olayın olumsuz etkileri giderilir. Yaşananların hazmedilmesi sağlanır.

Eğer geçmişten kaynaklı, bugünkü soruna zemin hazırlayan travmatik deneyimler var ise onlar da EMDR Terapisi ile hedef alınır. Bunlar arka arkaya yaşanan düşükler olabilir. Annenin yaşamış olduğu düşük, ölü doğum, evlat kaybı gibi nesiller arası travmalar olabilir.

Bazen Tokofobi denen doğum korkusu olabilir. Gerektiğinde danışan ile birlikte bu tür meselelerin ne yapılacağı konuşulur. Danışanın kendi doğumu çok zor geçmiş olabilir. Kordonun boynuna dolanması, oksijensiz kalma gibi deneyimlerle ne yapılacağına karar verilip, çalışılabilir.

Bazen de kadının kendi annesi ile yaşadığı erken dönem travmalarına dair anıların aktifleşmesine, bağlanma yaralarının açılmasına neden olabilir. Görünenler buzdağının yukarıdaki kısmıdır. Görünmeyen ise asıl olarak sorunlara yol açan anı ağları ile ilgilidir. Görünen ve görünmeyenin birlikte ele alınıp dönüştürülmesi şifa verir.

Meryem Gül Eren – Psikolog
Elika Psikoloji Kurucu

Avrupa EMDR Derneği Onaylı Akredite EMDR Terapisti